Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, “İmralı süreciyle ilgili bizim takip ettiğimiz şudur. Bu pazarlıklar son derece yoğun bir hale gelmiş. Pazarlıklarda PKK'nın talepleri var, Abdullah Öcalan'ın talepleri var. Bu da pazarlıkların yoğunlaştığını gösteriyor. Pazarlıkların karşı tarafında ne var? Daha önce DEM Parti'ye selam verenleri dahi terörist ilan eden iktidar ittifakının bugün koltuk uğruna, seçim kazanma uğruna ve siyasi çıkarlar uğruna içine düşmüş olduğu bu durumu aziz milletimizin takdirine bırakıyoruz” dedi.
Yeniden Refah Partisi lideri Fatih Erbakan, partisinin ‘İl Başkanları Toplantısı’ öncesinde açıklamalarda bulundu. Fatih Erbakan, konuşmasında, “Şu anda Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde ‘İklim Kanunu’ görüşülüyor. İklim Kanunu'yla ilgili Yeniden Refah Partimizin görüşlerini ifade etmemiz gerekir. Bir defa iklim kanununa biz Yeniden Refah Partisi olarak aslında pek çok sebeplerimiz var ama altı ana sebepten dolayı karşı çıktığımızı ifade etmek istiyorum ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde de iklim kanununa karşı ret oyu kullanacağımızı da bu vesileyle ifade etmek istiyorum. Karbondioksit miktarı ve atmosferdeki karbondioksit miktarındaki artış buna bağlı olarak dünyanın ısınması küresel ısınma olarak adlandırdıkları olay maalesef abartılmaktadır. Bununla ilgili bilimsel veriler var. Evet bir ısınma var. Karbondioksit miktarında bir artış var ama bu binlerce on binlerce yıldır karbondioksit miktarının dünya üzerinde dalgalanmasının bir parçası. İlk defa olan bir şey değil. Kaldı ki bu artış ve buna bağlı olarak meydana gelen ısınmada ifade edilenin aksine bir felaket senaryosu yazmaya gerektirecek bir miktarda değil. NASA'nın uydu verilerinin 1995-2015 yılları arasındaki dünyanın küresel sıcaklık değişimini ve atmosferdeki karbondioksit miktarını ölçümleri var. 1995 ile 2015 yılları arasında karbondioksit miktarı yüzde 13 oranında dünyada artmış. 20 senede yüzde 13 oranında artmış. Karbondioksit miktarı atmosferdeki karbondioksit miktarının yüzde 13’lük artışı ne kadar bir ısınmaya yol açmış? Dünyadaki ortalama sıcaklığın 0,05 santigrat derece artmasına yol açmış. Yani bu ne demektir? Yüzde 13’lük bir artış son 20 senede meydana gelen bir artış ancak ve ancak 0,05 santigrat derece bir ısınmaya sıcaklık fazlalığına yol açmış demektir. Yani bu verilere göre atmosferdeki karbondioksit miktarı şu 20 senede geçtiğimiz 95-2015 yılları arasında olduğu gibi bir oranla artsa artmaya aynen devam etse dahi 400 sene sonra dünya sadece bir derece ısınacak demektir. Dolayısıyla bu da bir felaket manasına gelmemektedir. Bu bilimsel gerçekleri özellikle ortaya koymamız lazım” diye konuştu.
Erbakan, sözlerine şöyle devam etti:
“Karbondioksit miktarı dünyadaki atmosferimizdeki karbondioksit miktarı bir felaket sınırında değildir. Alem çanları çalmıyor. Mevcudun beş katı altı katına kadar çıksa dahi bir felaket senaryosuna yol açmaz. Bunu ifade ediyoruz. Karbondioksit artışı dolayısıyla dünyanın ısınması yine alarm zillerinin çalmasına yol açacak bir durumda değildir. Bilimsel veriler karbon emisyonunun ne sorumlusunun ne de çözümünün Türkiye olmadığını göstermektedir. Global Karbon Atlas’ın ve uluslararası enerji ajansının verilerine göre dünyanın en çok karbon salınımı yapan üç ülkesi dünyadaki karbondioksit salınımının yüzde 52,6’sını gerçekleştiriyor. 200 küsur ülkeden sadece üç tanesi. Başta da Amerika ve Çin var. Bütün karbon salınımının yüzde 52,6’sını bunlar yapıyorlar. Türkiye dünyadaki toplam karbon salınımının yüzde 1’ini yapıyor. E öyleyse yüzde elli ikisine sebep olan bu üç ülkenin öncelikle bu tedbirleri alıp bu kanunları çıkarıp da bu karbon vergilerinin ödemesi gerekmez mi? Biz bütün dünyadaki karbon salınımının yüzde birinden sadece sorumlu bir ülke olarak neden iklim kanunu çıkarıp da kendimize bu kadar karbon vergisi getirelim? Yine burada gelişmiş ülkelerin kişi başına karbon salınım ortalaması on beş ton karbondioksit. Gelişmekte olan ülkelerin kişi başına karbon salınımı beş ton karbondioksit Türkiye'nin kişi başına karbon salınımı ortalaması beş ton karbondioksiti de altın. E öyleyse bu karbon salınımının ve iddia ettiğiniz ısınmanın sorumlusu sözde iklim krizinin sorumlusu gelişmekte olan ülkeler değil, gelişmiş ülkeler. Eğer bir tedbir alacaklarsa gelişmiş ülkelerin bu tedbiri alması lazım. İşletmelerimize karbon vergisi adı altında yeni yükler getirecek bu iklim kanunu. Üretim maliyeti artacak. Üretim maliyeti arttığı zaman fiyatlar artacak. Zaten vergi yükü altında ezilen işletmelerimiz zaten vergi artışları altında ezilen işletmelerimiz ve zaten enflasyon altında ezilen milletimiz bu gelecek olan karbon vergileri yüzünden üretim maliyetlerinin ve fiyatların artması yüzünden daha da büyük sıkıntıya girecek. Vatandaşlarımız da sadece şirketler değil bireysel olarak enerji tükettikleri atık oluşturdukları için karbon vergisi ödeyecek. Zaten çevre vergisi, çöp vergisi dünya kadar vergiyi rahmetli Erbakan Hoca'mızın ifade ettiği gibi alfabede harf kalmamış bu kadar çok vergiyi zaten ödetiyorsunuz. Bir de üstüne karbon vergisini getirmeye kalkacaksın. E bunun müsebbibi biz değiliz. Bütün bu sebeplerden ötürü Yeniden Refah Partisi olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde şu anda görüşülmekte olan iklim kanununa karşı olduğumuzu ve Yeniden Refah Partili milletvekilleri olarak da Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bu kanuna ret oyu vereceğimizi açık ve net bir şekilde ifade ediyoruz.”
Erbakan, ABD Başkanı Trump’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ilgili açıklamalarına ilişkin, “Trump son derece usta bir politikacı olarak bizim Türkiye olarak sırtımızı sıvazlamak ve arkasından Suriye'de ve Orta Doğu'da atılacak olan adımlarda bizi yanına çekmek için birtakım sözler sarf ediyor. Bu sözleri bu şekilde değerlendiriyoruz. Bu oyuna gelmemeliyiz. Bizim her zaman söylediğimiz gibi çok affedersiniz ‘domuzdan post Amerikan yönetiminden dost olmaz’ diye Trump'ın Gazze'yle ilgili işgal planları ortadadır. Netanyahu'yla olan samimiyeti, iş birliği ortadadır. İsrail'in yapmış olduğu katliamlara olan yaklaşımı ortadadır. Maalesef daha önce de söylediğimiz gibi adeta siyonizmin bir kovboy gibi hareket etmektedir. Bu nedenle Trump'la bir iş birliği ortak hareket, bizi Orta Doğu'da hem de Orta Doğu'daki Müslüman ülkelerde felakete sürükler bu konuda tedbirli olmamız ve bu oyunlara gelmememiz gereklidir” dedi.
Erbakan, DEM Parti heyetinin Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesine ilişkin, “İmralı süreciyle ilgili bizim takip ettiğimiz şudur. Bu pazarlıklar son derece yoğun bir hale gelmiş. Pazarlıklarda PKK'nın talepleri var, Abdullah Öcalan'ın talepleri var. Efendim Abdullah Öcalan'la beraber sözde lider kadrosu yargılanmasın, affedilsin, dokunulmazlık güvencesi verilsin. Asıl Suriye'de PKK'nın uzantısı olan ve bizim için tehdit olan PYD ve YPG'ye dokunulmasın. Suriye bu işten ayrı tutulsun. Türkiye'nin olası bir askerî harekâtı yapılmasın, bundan vazgeçilsin. Abdullah Öcalan'ın dışarıyla görüşme olanakları iyileştirilsin yani bir anlamda ev hapsine geçirilsin. Abdullah Öcalan PKK'nın kendi kendini feshetme kararı alacağı kongreye bizzat katılarak bu kararı orada açıklasın yani İmralı'dan dışarı çıksın. Ve bununla ilgili DEM Parti eş genel başkanı da geçtiğimiz günlerde iktidarın gerekli adımları atmasını, hukuki adımların atılmasını ve yol haritasının çerçevenin netleştirilmesini talep etti. Bu da pazarlıkların yoğunlaştığını gösteriyor. Pazarlıkların karşı tarafında ne var? Bu verilecek tavizler karşılığında DEM Parti'nin mecliste iktidarın gerçekleştirmek istediği anayasa değişikliğine destek olması, Sayın Erdoğan'ın yeniden aday olmasının ve daha kolay bir şekilde seçilmesinin sağlanacağı bir anayasanın yapılması ve arkasında yine DEM Parti'nin yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçiminde Sayın Erdoğan'a, iktidara destek olmaz. Daha önce DEM Parti'ye selam verenleri dahi terörist ilan eden iktidar ittifakının bugün koltuk uğruna, seçim kazanma uğruna ve siyasi çıkarlar uğruna içine düşmüş olduğu bu durumu aziz milletimizin takdirine bırakıyoruz” ifadelerini kullandı.
sonbirsoz.com