Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Birliği tam üyeliğinin halen Türkiye'nin stratejik hedefi olduğunu belirterek, “Eğer Avrupa Birliği mevcut sınamaların üstesinden gelmek, yeniden yapılanan küresel sistemde hak ettiği şekilde temsil edilmek istiyorsa, buna göre davranmalı, bagajlarından kurtulmalı ve Türkiye tam üye olarak birlikteki sandalyesine bir an önce kavuşmalıdır. Sürecimizi ilerletme noktasında hazırız ve kararlıyız. Avrupa Birliği'nden de somut adımlar atmasını bekliyoruz” dedi.

Antalya'da bu yıl 4’üncüsü düzenlenen, 20'yi aşkın devlet ve hükümet başkanı, 50'den fazla dışişleri bakanı olmak üzere 70'i aşkın bakan, yaklaşık 60 üst düzey uluslararası kuruluş temsilcisinin yanı sıra, aralarında öğrencilerin de bulunduğu 4 bini aşkın kişinin katıldığı Antalya Diplomasi Forumu (ADF) 2025'in resmi açılışı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla yapıldı. Resmi açılış törenine Cumhurbaşkanı Erdoğan, eşi Emine Erdoğan ile birlikte geldi. Teması 'Ayrışan Dünyada Diplomasiyi Sahiplenmek' olarak belirlenen forumun resmi açılışında Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan birer konuşma yaptı.

C U M H U R B A S K A N I E R D O G A N A B S U R E C I N I I L E R L 654441 193908

ÇATIŞMALARIN YERİNE DİYALOG

Karavanla Türkiye Turuna Çıkan Polonyalı Çift, Diyarbakır’a Hayran Kaldı Karavanla Türkiye Turuna Çıkan Polonyalı Çift, Diyarbakır’a Hayran Kaldı

ADF'nin tüm dünya için, tüm insanlık için, özellikle coğrafyadaki mazlum ve mağdurlar için hayırlara vesile olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, forumu düzenleyen Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, bakanlığı döneminde forumun hayata geçirilmesine öncülük eden Antalya Milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu'na teşekkür etti.

İnsanlığın arka arkaya yeni teknolojik hamleler gerçekleştirirken, uluslararası sistemin çağa ayak uydurabilmesi noktasında aynı başarıyı sergileyemediğini söyleyen Erdoğan, “Terör, açlık, yoksulluk, ırkçılık, İslam düşmanlığı, göçmen karşıtlığı ve iklim krizi gibi tüm insanlığı ilgilendiren sorunlarla uğraştığımız bir dönemde, uluslararası toplumun daha adil, daha vicdanlı politikalar geliştirmede maalesef yetersiz kaldığına şahit oluyoruz. Bu eksikliği başta bölgemizde yaşanan çatışmalar ve gerilimler olmak üzere çok geniş bir alanda her gün hissediyoruz. Diplomasinin insani, girişimci ve geleceğe yönelik plan yapabilme kabiliyetini daha fazla öne çıkarmamız gerektiği anlaşılıyor. Dünya beşten büyüktür. Çünkü insanlık beşten büyüktür. Bu tespiti yaparken amacımız böyle bir anlayışın hakim kılınmasıdır. Türkiye sahip olduğu tecrübe, tarihi, beşeri, kültürel zenginlik ve derinlik dolayısıyla dünyaya bu mesajı en rahat verebilecek ülkelerden biridir" diye konuştu.

C U M H U R B A S K A N I E R D O G A N A B S U R E C I N I I L E R L 654445 193908

'BİN YILDIR BU TOPRAKLARDAYIZ'

Türkiye'nin sorunların uzağında, konforlu bir coğrafyada yer alan bir ülke olmadığını anlatan Erdoğan, “Biz bu coğrafyanın sadece sakinleri değiliz, aynı zamanda sahipleriyiz. Bin yıldır buradayız, bu topraklardayız. İnşallah daha nice asırlar boyunca yine burada olacağız. İnsanlık tarihiyle yaşıt olan bölgemizin bu köklü tarihine uygun olarak medeniyetin, huzurun, güvenliğin, barışın coğrafyası olmasını istiyoruz. Biz artık çatışmanın değil, uzlaşmanın; ayrışmanın değil, ittifakın; kan, gözyaşı, acı ve gerilimin değil, refahın ve istikrarın egemen olduğu bir bölge görmek, böyle bir dünyada yaşamak, evlatlarımıza böyle bir dünya bırakmak istiyoruz. Elbette bunun kolay olmadığını biliyoruz. Barışın savaştan daha fazla emek istediğinin gayet farkındayız. Ama biz kolayı değil, her zaman zoru seçtik" dedi.

'KİMSENİN TOPRAĞINDA GÖZÜMÜZ YOK'

Bugün de zor olanın tarafında olduklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu anlayışla Ukrayna, Sudan, Libya, Somali gibi yakın dostluğumuz olan ülkelerde nasıl barış ve istikrar için mücadele ediyorsak, Afrika ve Asya'da da ara buluculuk ve kolaylaştırıcılık gibi inisiyatiflerle sorumluluk üstleniyoruz. Komşularımızla iyi ilişkiler tesis ederek, iş birliği imkanlarını, ticaret imkanlarını genişleterek, ayrıca çatışan taraflar arasında diyalog köprüleri kurarak ülkemizin etrafında bir barış ve güvenlik kuşağı oluşturmak çabasındayız. Şunu tüm samimiyetle bugün bir kez daha belirtmek isterim; bizim kimsenin toprağında, egemenliğinde, kaynaklarında gözümüz yok. Türkiye olarak nerede varlık gösteriyorsak, orada yerin altındakilerle değil, yerin üstündekilerle, yani insanlarla, yani canla ilgileniyoruz. Şunu unutmayalım; ‘Zulüm ile abad olunmaz’ diyoruz. ‘Sömürü ve çatışma üzerine müreffeh bir gelecek inşa edilmez’ diyoruz" dedi.

KÜRESEL VİCDANI YARALAYAN EN BÜYÜK MESELE FİLİSTİN

Küresel vicdanı ve adaleti en fazla yaralayan meselelerin başında Filistin'de, özellikle de Gazze'deki zulmün geldiğine vurgu yapan Erdoğan, şunları söyledi:

“İsrail 1,5 senedir en temel insan haklarını hiçe sayarak, uluslararası hukuku ayaklar altına alarak Filistin halkına karşı apaçık bir soykırım uyguluyor. Buna karşı sesimizi yükseltmek, bu zulme itiraz etmek, buna olabilecek en güçlü tepkiyi vermek bizim sadece kardeşlik değil, aynı zamanda insanlık vazifemizdir, insanlığımızın bir gereğidir. Çünkü hepimiz bir kalp taşıyoruz. İsrail'in katliamlarına sessiz kalmak bu suça ortak olmaktır. Daha birkaç gün önce Han Yunus şehrinde gazetecilerin kaldığı bir çadır İsrail kuvvetleri tarafından bombalandı. Bu saldırıda 3 gazeteci hayatını kaybetti. Yine 9'u medya mensubu 10 kişi ağır şekilde yaralandı. Şehit edilenlerin de biri Ahmet Mansur adında bir gazeteciydi. Saldırının ardından çadırın içinde diri diri yanan Ahmet Mansur'un görüntüleri bir yandan hepimizi dehşete düşürürken, diğer taraftan İsrail'in işlediği savaş ve insanlık suçlarını da bir kez daha gözler önüne serdi. İsrail yönetimi bugüne kadar 211 gazeteciyi katletti, öldürdü. Sadece bu sabah Han Yunus'ta aynı aileden 7'si çocuk, 10 kişi şehit oldu. Şimdi bunun adı barbarlık değilse soruyorum, nedir? Ambulansın içinde yaralılara yardıma giden sağlık personelini infaz etmek, soruyorum sizlere, haydutluk değilse nedir? Masum bebekleri, çocukları, yıkıntılar arasında hayata tutunmaya çalışan kadınları acımasızca katletmek korkaklık değilse, soruyorum Allah aşkına bu nedir? 360 kilometrekareye hapsettiği, insani yardım girişine izin vermediği, aylardır açlığa, susuzluğa, ilaçsızlığa mahkum ettiği bir halkın üzerine çocuk, kadın, yaşlı, sivil demeden bomba yağdırmak, gaddarlık değil midir? Soruyorum sizlere. Elimizi vicdanımıza koyalım ve şu soruyu lütfen kendimize soralım. 'Savaşta dahi olsa meşru bir devlet böyle hareket eder mi?' Bunun adı devlet terörü değil midir? Onun için İsrail terör devletidir. Başka bir isim olamaz."

C U M H U R B A S K A N I E R D O G A N A B S U R E C I N I I L E R L 654450 193918

BM VE ULUSLARARASI TOPLUMA FİLİSTİN ÇAĞRISI

İsrail hükümetinin Filistin halkını topraklarından söküp atmaya, Filistinlilere ikinci bir Nekbe felaketi yaşatmaya çalıştığını da ifade eden Erdoğan, “İşlediği her suç hukuk önünde cevapsız kalan İsrail, her seferinde biraz daha pervasızlaşmakta, daha kanlı, daha vicdansız saldırılara girişmektedir. Dahası İsrail, işgal karşısında meşru direniş haklarını kullanan Gazzeli ve Filistinli kardeşlerimize 'terörist' diyerek işlediği katliamları meşrulaştırma peşindedir. Şunu bugün bir kez daha açık açık söylüyorum; Filistin halkının işgal karşısındaki kahramanca mücadelesini kimse terörizm yaftası vurarak karalayamaz. Filistinli kardeşlerimiz 7 Ekim 2023'ten beri dişleri, tırnaklarıyla topraklarını savunarak insanlığın iftihar vesilesi olmuşlardır. Türk milleti, tarih boyunca olduğu gibi bugün de Filistinli kardeşleriyle tam bir dayanışma içindedir. 500 sene önce topraklarından kovulan tüm o İsrail halkını, Yahudileri kapımızı açarak biz bu topraklarda misafir ettik. O günkü Türkiye neyse bugünkü Türkiye de aynısıdır. Saldırıların başladığı günden bu yana 101 bin tonun üzerinde insani yardım malzemesini bölgedeki kardeş ülkelerin de desteğiyle Gazze'ye gönderdik. İnşallah bundan sonra da Gazzeli mazlumlara yardım elimizi uzatmaya devam edeceğiz. İsrail'in Gazze'deki devlet terörü devam ettikçe, ateşkes çabaları sabote edildikçe, masumların üzerine bomba yağdıkça bölgemize kalıcı barışın gelmesi oldukça zordur. Tekrar vurguluyorum; Orta Doğu'da barış ancak İsrail-Filistin meselesinin iki devletli çözümü temelinde mümkündür. Bu da 1967 sınırları dahilinde başkenti Doğu Kudüs olan özgür, egemen ve toprak bütünlüğüne haiz bir Filistin devletinin kurulmasına bağlıdır. Başta Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi olmak üzere uluslararası toplumun tüm üyelerini bir kez daha sorumluluk üstlenmeye, akan kanı durdurmaya, Filistin halkının yanında olmaya davet ediyorum" dedi.

C U M H U R B A S K A N I E R D O G A N A B S U R E C I N I I L E R L 654452 193918

'İSRAİL BÖLGENİN İSTİKRARINI TEHDİT EDEN SORUNLU BİR ÜLKEYE DÖNÜŞTÜ'

Altı çizilmesi gereken bir diğer hususun da İsrail'in özellikle Lübnan'a ve Suriye'ye yönelik saldırılarıyla bölgenin istikrarını doğrudan tehdit eden sorunlu bir ülkeye dönüştüğünü söyleyen Erdoğan, “İsrail'in saldırıları DEAŞ'la mücadele çabalarını da sekteye uğratıyor. Suriye'de etnik ve dini aidiyetleri kaşıyarak, ülkedeki azınlıkları hükümete karşı kışkırtarak 8 Aralık devrimini dinamitlemeye çalışıyor. Bakın Türkiye'nin bu konudaki tutumu gayet nettir. Biz komşumuz Suriye'de 14 yıl süren çatışma ve istikrarsızlığın yükünü en fazla çeken, bunun bedelini ödeyen ülkelerden biriyiz. 8 Aralık devrimiyle sadece Suriye'de değil, tüm bölgemizde kalıcı istikrarın tesisine yönelik yakalanan fırsatın heba edilmesine izin veremeyiz. Suriye'nin yeni bir istikrarsızlık girdabına sürüklenmesine göz yummayız. Toplam 911 kilometre uzunluğunda sınıra sahip olduğumuz komşumuz Suriye'nin toprak bütünlüğünü, istikrarını ve güvenliğini kendimizden ayrı görmediğimizi burada özellikle dile getirmek istiyorum. Suriye halkı acıya, zulme ve savaşa doymuştur. Suriyeli kardeşlerimize bunları tekrar yaşatma niyeti olanlar, hesaplarını buna göre yapmalıdır. Soğukkanlılığımızı, sabrımızı, meseleleri diyalog yoluyla çözme tavrımızı kimse yanlış anlamamalı, yanlış yorumlamamalı. Sükunetimiz birilerini çok hatalı heveslere sürüklememelidir" dedi.

SURİYE'NİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ

Türkiye'nin dış politikada gizli niyetlerle, gizli ajandalarla değil, ilkelerle hareket eden bir ülke olduğunu söyleyen Erdoğan, “Biz kendi vatandaşlarımız için istediğimiz kadar, çok samimi bir şekilde, bölgedeki herkes için, köken ve din ayrımı olmadan tüm bölge halkları için barış istiyoruz, istikrar istiyoruz, refah ve güvenlik istiyoruz. Suriye'nin toprak bütünlüğü ve istikrarının muhafazası noktasında Sayın Trump ve Sayın Putin başta olmak üzere bölgede nüfuz sahibi tüm aktörlerle anlayış birliği içindeyiz, çok yakın diyalog halindeyiz. Gerek bu anlayış birliği, gerek ülkemizin güvenlik planlamaları gerekse Suriye hükümetiyle aramızdaki mutabakatlar çerçevesinde gerekli bütün adımları atmayı kararlılıkla sürdüreceğiz" diye konuştu.

C U M H U R B A S K A N I E R D O G A N A B S U R E C I N I I L E R L 654440 193908

TÜRKİYE ÜÇ KITANIN MERKEZİNDE

Türkiye'nin üç kıtanın merkezinde yer alan bir ülke olarak Avrupa ülkesi olduğu kadar bir Asya ve Afrika ülkesi olduğunu da kaydeden Erdoğan, “Bu üç kıtanın tüm halklarıyla aramızdaki müstesna bağları daha da ileri taşımanın, komşuluk hukukumuzu geliştirmenin mücadelesini veriyoruz. Asya'nın küresel siyaset ve ekonomide yükselen konumuna paralel olarak 'Yeniden Asya' açılımımızla Asya ülkeleriyle siyasi temas ve istişareleri her geçen gün artırıyoruz. Keza, Afrika ortaklık politikamızla kazan-kazan yaklaşımıyla iş birliğimiz gelişiyor. Güney Kafkasya'da kalıcı istikrarın sağlanması için çabalarımız sürüyor. Doğu Akdeniz ve Ege'de barış ve istikrarın devamını amaçlıyor, komşumuz Yunanistan'la olumlu atmosferlerin muhafazası için çalışıyoruz. Balkanlardaki gelişmeleri çok yakından takip ediyor ve bölge ülkeleriyle iş birliğimizi devam ettiriyoruz. Orta Asya'daki kardeş cumhuriyetler dış politikamızdaki özel yerlerini her geçen gün daha da pekiştiriyor. Ülkemizin yoğun çabalarıyla son yıllarda entegrasyon noktasında önemli adımlar atan Türk Devletleri Teşkilatı, bu iş birliğimizin güçlendirilmesine çok önemli katkılarda bulunuyor. Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliğinin ve eşit uluslararası statüsünün tescili için çabalarımızı son dönemde artırdık. Ada'da adalet tecelli edene kadar bunu sabırla sürdüreceğiz" dedi.

TÜRKİYE OLMADAN AVRUPA GÜVENLİĞİ DÜŞÜNÜLEMEZ

Avrupa-Atlantik güvenliğinin temeli olan NATO'nun, Türk dış politikasının ve Türkiye'nin güvenliğinin yapı taşlarından biri olduğunu dile getiren Erdoğan, NATO'nun geleceği ve Avrupa güvenlik mimarisine dair tartışmaların gündemde olduğu bu günlerde, Türkiye olmadan Avrupa güvenliğinin düşünülemeyeceğinin bir kez daha ortaya çıktığını kaydetti. Erdoğan, NATO'nun en büyük ikinci kara ordusuna komuta eden Türkiye'nin, özellikle son yıllarda büyük atılım yaptığı savunma sanayisiyle Avrupa güvenliği için gelecekte de sorumluluk almaya hazır olduğunu söyledi.

'AB TAM ÜYELİĞİ HALEN ÜLKEMİZİN STRATEJİK HEDEFİDİR'

Türkiye'nin Avrupa Birliği hedefinden uzaklaştığına dair iddia ve eleştirilerin noktai nazarlarında hiçbir geçerliliği olmadığını da dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:

“Avrupa Birliği tam üyeliği halen ülkemizin stratejik hedefidir. Ancak kimi zaman korkulardan, kimi zaman ön yargılardan, kimi zaman da birliği içeriden esir almış aktörlerden dolayı Avrupa Birliği, üyelik sürecimizin ilerletilmesi hususunda gereken iradeyi sergileyemiyor. Daha doğru bir ifadeyle, bugün kimi Avrupa ülkeleri, bundan üç çeyrek asır önce Avrupa Birliği'ne hayat veren ufku, cesareti ve stratejik bakış açısını maalesef ortaya koyamıyor. Diyoruz ki, eğer Avrupa Birliği mevcut sınamaların üstesinden gelmek, yeniden yapılanan küresel sistemde hak ettiği şekilde temsil edilmek istiyorsa, buna göre davranmalı, bagajlarından kurtulmalı ve Türkiye tam üye olarak birlikteki sandalyesine bir an önce kavuşmalıdır. Sürecimizi ilerletme noktasında hazırız ve kararlıyız. Avrupa Birliği'nden de somut adımlar atmasını bekliyoruz."

ABD İLE 100 MİLYAR DOLARLIK HEDEF

Müttefik ve stratejik ortak Amerika Birleşik Devletleri ile 100 milyar dolarlık ticaret hedefine büyük önem verdiklerini de söyleyen Erdoğan, “Başkan Trump'ın ikinci döneminde kendisiyle olan yakın dostluğumuzun da katkısıyla Amerika'yla ilişkilerimizin her alanda serpileceğine inanıyorum. Köklü bir geçmişe sahip olduğumuz Rusya Federasyonu'yla ilişkilerimiz çok boyutlu bir zeminde günden güne gelişiyor. Ortak coğrafyayı paylaştığımız Rusya ile iş birliğimizi karşılıklı menfaat ve saygı temelinde ilerletmekte kararlıyız. Dördüncü yılına giren Rusya-Ukrayna Savaşı'nın adil ve sürdürülebilir bir barış anlaşmasıyla sona erdirilmesi önceliğimiz olmaya devam ediyor. Karadeniz girişimi, esir takası ve İstanbul süreci başta olmak üzere birçok adım attık. İlk günden beri muhafaza ettiğimiz dengeli ve proaktif tutumumuzu inşallah aynı şekilde sürdüreceğiz. Yine bu dönemde Asya, Afrika ve Latin Amerika dostlarımızla ilişkilerimizi de geliştirmenin gayretinde olacağız" dedi. 

sonbirsoz.com