Sıla Gençoğlu, Lösemiyi Yenen Çocuklar İçin Sahnede

Lösemili Çocuklar Sağlık ve Eğitim Vakfı'nın (LÖSEV) 25. yıl kutlaması programında Sıla Gençoğlu sahneye çıktı. Vakfın 25 yıllık geçmişinin anlatıldığı etkinlikte Gençoğlu, lösemi hastalığını yenen çocuklardan oluşan bir koro ile şarkılar söyledi.

Lösemiyi yenmiş çocukların renkli dans gösterileriyle başlayan etkinlikte, LÖSEV Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Üstün Ezer, lösemi ve çocukluk çağı kanserlerine toplumsal farkındalık oluşturan kişilere "LÖSEV Çeyrek Asır Ödülleri"ni takdim etti. Ardından şarkıcı Sıla Gençoğlu, lösemiyi atlatabilen çocuklardan oluşan bir koroyla sahneye çıktı. Bu koro, hastalık sürecinde zorluklar yaşayan çocukların yaşam motivasyonunu artırmak ve özgüvenlerini yeniden kazanmalarına yardımcı olmak amacıyla oluşturuldu.

SILA: "SÜRDÜRÜLEBİLİR OLMAYI BAŞARDIĞINIZ İÇİN SİZLERİ KUTLUYORUM"

Sıla Gençoğlu, “Böyle kıymetli, bu kadar anlamlı bir akşamda sizlerle birlikte olmak, yürüyüşünüze tanıklık ediyor olmak benim için çok değerli. Bunun yanı sıra önemli olan tabii başarı kazanmak değil ama sebat edebilmek. Yani yaptığınız her şeyin sürdürmelidir olması. Bunu başardığınız için de gönülden kutluyorum” dedi.

Eşini 39, Oğlunu 49 Bıçak Darbesiyle Öldürdü 2 Kez Ağırlaştırılmış Müebbet Aldı Eşini 39, Oğlunu 49 Bıçak Darbesiyle Öldürdü 2 Kez Ağırlaştırılmış Müebbet Aldı

“TEDAVİ BAŞARIMIZ YÜZDE 94’LERE ULAŞTI”

LÖSEV Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Üstün Ezer, “Dolu dolu 25 yıl geçti. 200 yıllık işleri 25 yıla sığdırarak çok mücadele ettik. Çok büyük başarılar elde ettik. Bugün kurulduğumuz yılları anımsadığımız zaman 90’lı yıllarda, yüzde 10-20’lerde olan tedavi başarısı, bugün kendi hastanemiz LÖSANTE'de yüzde 94’lere ulaştı. Artık kemik iliği naklini çok rahatlıkla yapabiliyoruz ve çok başarılıyız. LÖSEV'e özgü tedavi metotlarıyla hem ulusal hem de uluslararası olarak çok büyük bir başarı elde ettik” açıklamasını yaptı.

“LÖSEV’DEN ÖNCE ASOSYAL, İÇİNE KAPANIK BİR GENÇTİM”

Kanseri atlatan 21 yaşındaki Ahmet Demir, “Yaklaşık dört yıl önce 2019'un yaz aylarında nazofrenes kanseri adı altında bir hastalığa yakalandım. Ondan sonra da hızlıca tetkikler yapılarak hastaneye kaldırıldım. Hastane tedavi sürecim başladı. Bu hastalıkla alakalı hiçbir bilgim yoktu. Lösemi ile alakalı, kanserle alakalı hiçbir bilgim yoktu. Sadece LÖSEV gibi kurumları biliyordum. Ben de internetten araştırmaya başladım. Hastaneye yattıktan sonra da hiç kimseyi görmek istemiyordum. Çünkü içine kapanık tamamen asosyaldim. Sadece telefon, televizyon izleyen, kitap okumayan bilinçsiz bir gence dönüştüm. Bir akşamüstü, belki biliyorsunuz hemşireler gidiyor. Nöbetçi hemşireler kalıyor. Doktorlar yok. Hastanelerin ışıkları kısılmış. Biraz böyle loş bir ortama dönüşüyor. Tam o sıralarda LÖSEV'den gelen bir sosyal hizmetli ve bir iyileşmiş genç beni ziyaret etti. Gerçekten beni çok etkilemişti. Çünkü daha önceden bu hastalığı geçirenlere genelde şu tavsiyeleri verirler; ‘iyileşirsin, çok güçlüsün, sen yaparsın, ben sana güveniyorum.’ Ben bu sözleri hiç böyle hoş bulmam. Çünkü bana çok yapmacık geliyor. İyileşmiş genç gelip bana buradaki süreçleri, LÖSEV'deki verdiği destekleri, katıldığı etkinlikleri kendi gelişimini nasıl gerçekleştirdiğini anlattıktan sonra gerçekten bana mutluluk bir azim gelmişti” diye sözlerine devam etti.

“ÜNİVERSİTE OKUMAK BENİM İÇİN HAYALDİ”

Ondan sonraki sürecimde tedavilerime daha sıkı sarıldım. Hızlıca iyileşip LÖSEV'de çalışmalara katılayım, kendimi daha çok geliştireyim, daha çok insanı yardım eli gibi bir düşünceye girmiştim. Hızlıca ondan sonra tedavilerime bir sorunsuz bir şekilde atlattım. Atlattıktan sonra biraz LÖSEV ile arama mesafe girmişti. Çünkü kendimi hazır hissetmiyordum. Gerek burada vereceğim destekten dolayı gerek fiziksel yorgunluktan dolayı. Hızlıca bu süreci atlattıktan 1-2 ay sonra buradaki çalışmalara katıldım. Buraya geldiğimde ne yapacağımı gerçekten hiç bilmiyordum. Düzgün cümle bile kuramıyordum aslında. Çünkü hiçbir hedefi olmayan, tamamen her şeyden soyutlanmış bir genç vardı. Buraya geldikten sonra arkadaşlarla tanışarak sosyalleşerek kendi ağlarımı geliştirdim. İnsanlarla konuşmaya başladım. Buradaki insanları örnek almaya başladım aslında. Çünkü bakıyorum, iyileşmiş bir genç, üniversite okumaya başlamış. Bu benim için gerçekten bir hayaldi. Önceden üniversiteye gideceksin deselerdi inanmazdım. Buraya geldikten sonra ufkun ardına bakmayı öğrendim diyebilirim. Şimdi de Marmara Üniversitesi'nde sosyal bilgiler öğretmenliği 3’üncü sınıf öğrencisiyim. Gelecekte kendimi bir öğretmen olarak görüyor muyum? Kararsızım. Çünkü birçok dalla da ilgileniyorum. Birkaç yerde modellik yaptım. Bu sektörde de ilerlemek istiyorum.

Tedavi sürecini anlatan Ahmet Emir İkra, sözlerini şöyle sürdürdü: Hastaneye yatmıştım. Psikolojim çok iyi değildi o sıralarda. Arkadaşlarım bana LÖSEV’den bahsetmişti. Ben dedim ki neden olmasın? Ben başvuru yapınca 1 hafta içinde dönüş yaptılar. Düşünsenize sizi hiç tanımayan insanlar sanki sizden birisiymiş gibi sizinle konuşuyorlar ve yanınıza gelmek istiyorlar. Sizi görmek, size bir yardım etmek istiyorlar. Ben de tabii ki de böyle bir şeyi asla geri çevirmedim. Yanıma geldiler. Çok güzel bir süreç geçirdik. Bu süreçte bizim proteinle beslenmemiz gerekiyor. Bunlar da çok ciddi anlamda gerçek masraflar. Ama LÖSEV her zaman yanınızda. Hastaneye dahi koliler geldi, protein kolileri, gıda kolileri, normal yardımlar… Canım sıkılmasın diye oyun dahi getirdiler. LÖSEV sadece çocuklara değil bütün herkese yardım etmekte.

Editör: Haber Merkezi