Kabaiş, “47 kişinin DNA örneğini aldılar. Onlarla uyuşmadı. 2 farklı erkeğe ait DNA var. Onları arayıp bulurlarsa, mesele çözülür. Rojin’in intihar ettiği veya suda boğulduğunu kimse söylemesin. Kesinlikle öyle değil” dedi.
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Eğitim Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölümü 1'inci sınıf öğrencisi Rojin Kabaiş, 27 Eylül'de kaldığı yurtta akşam yemeğini yedikten sonra dışarı çıktı. Geri dönmeyen Kabaiş'e telefonla ulaşamayan arkadaşları, 28 Eylül'de saat 12.00 sıralarında polise haber verdi. Kabaiş'in 27 Eylül'de saat 18.30 sıralarında Van Gölü Sahili'ne çakıl taşı toplamaya gideceğini söylediği, birlikte gitmeyi teklif ettiği arkadaşının olumsuz yanıt verdiği tespit edildi. 28 Eylül'de Van Gölü Sahili'nde Rojin'e ait cep telefonu, kulaklık, kek ve su bulundu. Telefon incelenmek üzere polise teslim edildi. Telefonla konuştuğu annesine markete gidip, kahve, su ve kek alacağını söyleyen Rojin için polis, Jandarma Sahil Güvenlik, AFAD ve Büyükşehir Belediyesi itfaiye ekipleri arama çalışması başlattı. Arama çalışmalarının 18’inci gününde Rojin Kabaiş'ın cansız bedeni, YYÜ sahilinden kara yoluyla yaklaşık 24 kilometre uzaklıktaki Tuşba ilçesine bağlı, özellikle yazlıkların bulunduğu kırsal Mollakasım Mahallesi’nde bahçe sulamaya gelen Mehmet Emin Ankay (60) tarafından bulundu. Rojin Kabaiş'in cenazesi, Adli Tıp Kurumu'nda yaklaşık 7 saat süren otopsi işlemlerinin ardından memleketi Diyarbakır'ın Bağlar ilçesindeki Yeniköy Asri Mezarlığı'nda toprağa verildi.
‘ROJİN’İ KATLETTİLER, DARBETTİLER VE ORAYA GÖTÜRÜP BIRAKTILAR’
Rojin’in darbedildiğini söyleyen babası Nizamettin Kabaiş, “Rojin’i kendim üniversiteye götürdüm. İlk senesiydi beraber gittik. Sevinçli keyfi gayet yerindeydi herhangi bir sıkıntısı yoktu ve okuluna sevinerek gitti. Çarşıya gittik, yemek yedik, videolar çektik. Üniversiteye götürdüm, yurda götürdüm, eşyalarını teslim ettik, bahçede gezdik. Rojin’e ‘Okulunu görelim’ dedim. Kendisi çok çalışkandı, daha önce internette okulunu görmüştü. Bana ‘Okulla yurt birbirine çok yakındır’ dedi. Biz gittik, gerçekten de çok yakındı. Biraz dolaştık, video çektik en son onu yurda götürürken orada vedalaştık. Videoya çektik el sallayarak, sevinerek, gülerek içeri girdi. Rojin’in cansız bedeninin bulunduğu yerle üniversite arasında 24 kilometre uzaklık var. Mollakasım ve üniversite arasındaki mesafe 24 kilometredir. Onu darbettiler, katlettiler. En sonunda götürdüler oraya bıraktılar. Rojin’in intihar ettiği veya suda boğulduğunu kimse söylemesin. Kesinlikle öyle değil. Rojin intihar etmemiş. Rojin’i katlettiler, darbettiler ve oraya götürüp bıraktılar” dedi.
‘BAŞÖRTÜSÜNÜ ROJİN’İ DARBEDEN İNSANLAR BIRAKMIŞ’
Aramaların 13’üncü gününde Rojin’e ait başörtünün bırakıldığını iddia eden Kabaiş, “13 gün sonra da arama devam ederken, başörtüsünü getirdiler gölün kenarına bıraktılar. Telefonla başörtüsünü arasında 150 metre mesafe vardı. O başörtü de gölün kenarında değildi. Gölden 4-5 metre falan uzaklıkta ve bir avuç kum üzerine bırakmışlardı. Onu da demek ki Rojin’i darbeden insanlar bırakmışlar. İzi kaybettirmek için sonradan oraya getirdiler. Polisler de ‘Karışma’ dedi. İzin vermedi fotoğraf çekeyim. Orada beklediler, olay yeri geldi. Tahlile götürdüler. 2 defa sonucunu istedik ama halen bize gelmedi. Israr ederek Bardakçı köyünü aradılar ama öbür köyleri aramadılar, evleri aramadılar. Benden yaşça küçüktü polis, bana ‘Amca biz bu köylerin hepsini aramışız’ dedi. Ben de onlara ‘Nasıl arama ettiniz?’ dedim. Arabayla köyün içini ve sokakları gezdiler ama evleri aramamışlar. Ben polislere ‘Hocam evlerin içini de aradınız mı?’ dedim. Bana, “Valla evlerin içini aramamışız. Bunu doğru söyleyelim. Ama kameraları incelemişiz’ dedi” diye konuştu.
‘47 KİŞİNİ DNA ÖRNEĞİNİ ALDILAR, 2 ERKEK DNA’SI VAR’
Rojin’in cesedinde Adli Tıp Kurumu tarafından yapılan incelemede 2 erkeğe ait DNA örneğinin bulunduğunu öne süren Kabaiş, “47 kişinin DNA örneğini aldılar. 2 farklı erkeğe ait DNA var. Onları arayıp bulurlarsa, mesele çözülür. Bunlar hariç diğer deliller de var. Kendim gözümle gördüm. Ben içeri girmeden kızımın kazağını göbeğin üst kısmına kadar kaldırmışlardı. Karnında hiç su yoktu. Sırt tarafında darp izi vardı. İkisini gözümle gördüm. Biz darp izi olduğunu söylüyorduk onlar ise morluk diyordu. Ben kendi gözümle gördüm, morluk değildi. Her iki şeyi de gördüm, otopsiye daha alınmadan yüzü şişmişti. Her iki göz kapağında ve alnında siyahlık vardı ama yüzü şişmişti. O şişkinlikte bir ilaç kokusu geliyordu. Bir de boğazın altında bilezik gibi pamuk bırakmışlardı. Demek ki oraya da zarar vermişlerdi. Zaten otopsi raporunda yemek borusunu çatlak olarak yazmışlardı. Otopsiye başlanmadan önce bu 3-4 şeyi ben gördüm ama boğazı ben görmedim. Ceset torbasının zincirini de çekmişlerdi. Tamamını açmamışlardı. Ayaklarında da demek ki darp izi varmış, onu da ben görmedim. Sonra bana bir fotoğraf gönderdiler, ben o fotoğrafta gördüm” diye konuştu.
‘ROJİN EN SON ODA ARKADAŞIYLA 2 DEFA KONUŞMUŞ’
Yetkililerden Rojin’in dosyasının takipçileri olmasını isteyen Kabaiş, şöyle konuştu:
“Rojin en son oda arkadaşıyla 2 defa konuşmuş. Annesiyle konuşurken marketin kapısına kadar gelmiş, markete de girmemiş. Emniyet bize tek tek anlattı. Rojin oda arkadaşıyla 2 sefer konuşmuş. Bir sefer oda arkadaşıyla konuşmuş, aradan 13 dakika falan geçmiş, orada gezmiş biraz demek ki onu beklemiş. Kamerada görünüyor. Son sefer de Rojin ona telefon açıyor, arkadaşına diyor ki ‘Eğer sen geldiysen benim şarjımı da getir’ o da ona diyor ki ‘Ben yurttan aşağıya geldim, ben gidemem yukarı’ o şekilde konuşmuşlar. Herkesten rica ediyorum, yetkililer olsun, kim olursa olsun, üniversite olsa, emniyet olsa, savcılık olsa, herkesten rica ediyorum. Rojin’in dosyasının takipçisi olsunlar. Bu katilleri bir an önce bulalım, aramızda gezmesinler. Başka Rojinler gitmesin, herkesten rica ediyorum.”