Özgür Özel, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin bugünkü grup toplantısında kendisi ve partisi ile ilgili sözlerine yanıt verdi.

Özel özellikle Bahçeli'nin 15 Temmuz'la ilgili sözleri hakkında çok sert ifadeler kullandı. Özel, Bahçeli'ye 15 Temmuz gecesi MHP tarafından yayınlanan bildiriyi hatırlattı ve sonrasında elindeki kağıdı yırtıp attı.

Özgür Özel'in grup toplantısında yaptığı açıklamalardan satır başları şöyle:

"Geçen hafta hepimizin yüreğini dağlayan bir süreçte ne partiye katılım ne grup toplantısı düşünebilirdik. Tereddüt etmeden toplantımızı iptal ettik. Grubumuzu Kartalkaya'ya gönderdik. Biz de Kartalkaya'ya doğru hareket ettik. Rakamın 60'ın üzerinde olduğunu biliyorduk, ama yetkililer açıklasın dedik.

Biz bunu öğrendikten saatler sonra gerçek rakamlar açıklandı. Neyi bekliyorlardı? Rakam 78, 36'sı çocuk ve beklediğimiz bir partinin Ankara İl Kongresi. Başka bir partinin rozet töreni. O an hepimiz nasıl bir muhataplık içinde olduğumuzu anladık. Bir partinin kongresinin bir ülkenin yasının önüne geçebildiğini öğrendik.

Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz sorumlular kim olursa olsun, hangi partiden olursa olsun, görevi, makamı, mevkii ne olursa olsun, kimin nesi olursa olsun hakkaniyetli, şeffaf bir soruşturma yürütülerek cezalandırılmasına taraftık, halen daha tarafız.

Meseleye başından beri böyle bakıyorduk, böyle bakmaya da devam edeceğiz. Ama bir yandan algı operasyonu yapmaya çalışanlar, yangından 36 saat sonra belediyemizi zan altında bırakmak için 2007 tarihli AK Parti döneminde verilen bir belgeyi servis ettiler.

Bu rezillikleri ortaya çıkınca bu kez cepheden doğru haber versin diye Gazi'nin kurdurduğu Anadolu Ajansı'nı hepimizin maaşlarını vergileriyle ödediğimiz TRT'mizi alet ederek yangın, otelin dışında, otelle bağlantısı olmayan 70 metrekarelik kafeteryayı yangının çıktığı ve Bolu Belediyesi'nin ruhsat verdiği lokanta diye anlatarak, servis ederek yeni bir algı operasyonuna giriştiler.

"DÜZENLENEN HER ŞEYİ GÖRÜYORUZ"

Anadolu Ajansı'nı tekzip etmek, TRT'yi kanununa göre doğru bilgiyle bilgilendirmek, düzeltme istemek zorunda kaldık.

Bakan Fidan: Irak'tan Nihai Beklentimiz PKK'yı Terör Örgütü Olarak Tanımasıdır Bakan Fidan: Irak'tan Nihai Beklentimiz PKK'yı Terör Örgütü Olarak Tanımasıdır

Bize kapalı zarf içinde mahcup ifadelerle savunmalar yollayan genel müdürlere şunu söylüyorum: Dünyanın hiçbir yerinde kamu yayıncılığı bir siyasi partinin aparatına dönüştürülemez. Bu ayıbın altında kalırsınız, tekrarlamayın. Gerçek; Bolu Belediyesi'nin geçen ay, bir ay önce 9 kriterden sekizini tutturmayan otele uygunluk belgesi vermemesidir.

Gerçek; 2007 yılında AK Partili belediyenin verdiği uygunluk belgesiyle 2019'a kadar kanunda yazmadığı, görevi olmadığı için AK Parti Belediyesi'nin 12 yıl o oteli denetlememiş olmasıdır.

Gerçek; söz konusu alanın Milli Park olması, Milli Park alanına yangın söndürmeye bile gitmenin belediye tarafından izne tabi olması, oraya girişin bile yasak olması, söz konusu bölgenin turizm bölgesi olması, otele işyeri açma ve çalışma ruhsatını Bolu Valiliği'ne bağlı İl Özel İdaresi'nin otele turizm işletme belgesini Turizm ve Kültür Bakanlığı'nın vermesidir.

Bu iki belgeyle faaliyetine devam etmesidir. Ve bir sorun tespit edildiğinde otelin faaliyetini durduracak olanın da, bizzat Turizm ve Kültür Bakanlığı olmasıdır. Bunların içinde yine de her seferinde söyledik. Varsa ihmali olan, eksiği olan, kanunen suçu olan diyemiyoruz ama açıkça düzenlenen her şeyi gözümüzün önünde görüyoruz.

Yine de Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu ülkenin adaletine onların görevlendirdiği bilirkişilerin şahsi ve mesleki namuslarına, onurlarına güveneceğimizi söyledik. İşte 7 kişilik bir bilirkişi heyeti görevlendirildi. 2,5 gün gece gündüz çalıştılar. Ellerinde resmi görevlendirme belgesi, jandarma tutanağıyla otele girdiler, otelde çalıştılar. Jandarma'nın gözetiminde otelin güvenlik kayıtlarını incelediler. Yangının 4. kattan çıktığını, nasıl yayıldığını, eksiklikleri her şeyi not ettiler.

Bilirkişi heyetinin hazırladığı rapora müdahale etmeye çalıştılar. Çıkan raporu kabul etmemişler, 'Bakanlığı çıkarın, Bolu Belediyesini ekleyin, yangının lokantadan çıktığını yazın" demişler.

ADALET BAKANI'NA 'KORSAN RAPOR' YANITI

O raporu ben aldım, ilgili sayfalarını sosyal medyadan paylaştım. Adalet Bakanı'nı aradım telefona çıkamadı. Cumhurbaşkanı Yardımcısına ulaştım, suçlu olmayanlara suç atmaya çalışıyorlar. Elinden geleni yapacağını söyledi, kendisinin insafına emanet ettim. telefonlarına çıkmayan Bakan 'korsan rapor' demeye kalktı. Yalan diyemiyor, korsan diyor.

Yetkilendirilmemiş biri rapor yazarsa korsan olur. Bu 7 kişi Bolu Başsavcılığı tarafından belirlenen bilirkişiler. Onların raporuna korsan diyemezsin. Adalete karşı korsanlık faaliyeti yürüten Adalet Bakanı'ndan başkası değildir.

Rapor korsan olmadığına göre ele geçiriliş yöntemine korsan diyor olabilir. Zorla ele geçirilirse ona korsanlık denebilir. Facianın sorumlularını belirten bu rapor kimsenin malı değildir ki ele geçirişimiz korsanlık olsun. Adaleti çalmanıza izin vermedik.

"HALEN DAHA NEYİ BEKLİYORSINUZ?"

Kültür Turizm Bakanı özel bir televizyon programına çıkıp güya kendini aklamak için 1,5 saatlik yayında kendisine sorulan objektif sorulara bir gün önce paylaştığımız 5 soru da olmak üzere 12 kez 'bilmiyorum', 5 kez 'ben bilmem, bilemem', 4 kez 'bilemem, bilemiyorum' yanıtları ile 21 kez somut, net sorulara 21 kez 'ben bunları bilmiyorum' yanıtını vermiştir. Konuşmada kaçacak yeri de olmayınca başkanı Bolu Valisi olan Bolu İl Özel İdaresi'ne topu atmış 'ruhsat ve iskan yetkisi özel idarede, alanın genelinde de il özel idaresi yetkili, Turizm Bakanlığı yetkili değil' demiştir. Cumhuriyet tarihinde belki de ilk kez İl Özel İdaresi Bakan'a cevap vermiş.

Bakın, İl Özel İdaresi'nin başkanı vali, valiyi atayan valinin bağlı olduğu bakan İçişleri Bakanı, onları atayan Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı'dır. Bir bakan diğer bakanın ildeki temsilcisine 'sen suçlusun' demektedir. O da ona cevaben 'İl Özel İdaresi'nin denetim gibi bir görevi yok. Burası turizm belgeli bir işletme. Bu tür yerlerin denetiminin kimde olduğu belli. Yönetmelikte her şey var. Yetkili olan Turizm Bakanlığı'dır' diye cevap vermektedir.

Şimdi '10 gün içinde suçlular ortaya çıkar' diyen İçişleri Bakanı'na da her çıktığında 'sorumlulardan hesap sorulacak' diyen Erdoğan'a da şunu söylüyorum: Sayın Erdoğan, hepimiz üzüldük ama siz yürütmenin başındasınız. Hepimizin içi yanıyor ama bu iki bakanı da atayan sizsiniz. Birbirlerini suçlayan, birbirlerini yalanlayan ve atadıkları, atadıkları şirketin, yetkilendirdikleri şirketin iki yılda bir gidip yangın güvenliği yaptığı, 15 Aralık tarihinde denetlettirdiğiniz ve eksik tespit edilmedi diye görevlendirilen şirketten yetki belgesi almış bu insanlar bir ay sonra cayır cayır yanıyorsa o otel, halen daha neyi bekliyorsunuz? Halen daha neyi bekliyorsunuz?

Ben size söyleyeyim neyi bekliyorsunuz. Normalde istifa etmesi lazım. Bütün partiniz, bütün ülke bunu bekliyor. Ülkenin içinin rahatlaması, partinin de hiç olmazsa bu yükü sırtından atması lazım. Ama istifa etmiyor. Niye biliyor musunuz?

ÖZEL'DEN DEVLET BAHÇELİ’YE YANIT

Bahçeli dün Ekrem başkanıma dört sayfa yazmış. Bugün sayfalarca hakaret, istifa. Ben Bahçeli’nin söylediği her şeyi yırtıp atarım. Ama bugün iki şey söylemiş onu cevapsız bırakmam.

15 Temmuz’dan ders almayanlara sesleniyormuş Bahçeli... ‘15 Temmuz akşamı, ders almayanlara yürüğiniz yetiyorsa yine çıkın sokağa’ diyor. Biz ‘darbecilerin karşısındayız’ dedikten saatler sonra, Bülent Tezcan ‘tankların üstüne çıkmanın zamanıdır, darbeye karşı direnin’ dedikten saatler sonra, Bahçeli bakın hangi açıklamayı yaptı.

İnanmayanlara söylüyorum; MHP’nin internet sitesinde bu bildiri var. Bahçeli ne diyor? ‘Halkın sokağa daveti, Türk askeri ile muhtemel bir çatışma içine girmesi vahim bir tehlike olarak önümüzde durmaktadır.’

Sen mi sokakta hesap sormuşsun? Daha tweeti silmemişler. Kimin kahraman, kimin koltuk değneği olduğunu görsünler.

5555-22

ÖZDAĞ’IN TUTUKLANMASI

Ümit Özdağ’a yapılanı kendime yapılmış sayıyorum. Kılıçlarını çekip bu vatana bağlılık yemini içen teğmenlere de, Gezi yüzünden bin gündür içerde yatanlara da, sırf partisi ‘seni başkan yaptırmayacağız’ dedi diye içeri tıktığın genel başkana da, İstanbul Barosu’na da, sanatçılara da CHP olarak sahip çıkacağız."

İBB BAŞKANI İMAMOĞLU’NUN İFADEYE ÇAĞRILMASI

Ekrem başkan bu cuma günü ifadeye çağrıldı. İfadeye çağrılan demokrasi ve adalet isteyen, eşitlik isteyen herkestir. Ekrem İmamoğlu, CHP’lilerin hepsidir. İfadeye çağrılan İstanbul’u ‘bunlara karşı muhafaza edeceğim’ diye yola çıkan İmamoğlu’dur. İfadeye çağrılan İstanbul İttifakı’dır.

Bütün hukuksuzlukların bir tek sebebi var. Artık 22 yıldır girdim ve yendim ezberi bozulmuştur. Artık gözlere uygu girmemekte, anketteki memnuniyet ve oradan yükselen umut dalgası birilerini korkutmaktadır. Kimden neden korktuğunu, onu kimin yenebileceğini o da biz de bilmekteyiz."

BİZ HAZIRIZ

İstanbul'da bir dizi toplantı yaptık. Ekrem başkanla, Mansur başkanla konuştuk. Artık yeni bir dönem için mutabakattayız. Biraz önce söylediğim iki ismin 'Partim isterse, görev verilirse' deyip söyledikleri için teşekkür ederim. Artık yeni bir çağrı yapıyoruz. Bugün bu kötülüğe karşı demokrasiyle geldiği koltuğu şiddetle bırakmamak istemeyen kişilere karşı yeni süreç başlıyor. Önceki seçimlerde sandık koruma konusunda edindiğimiz tecrübelerle, çalışmalarımızla cumhurbaşkanı adayımızı belirleyene kadar yeni bir sürecin başındayız. Şubat, mart ve nisanda tüm hazırlıklarımızı tamamlayacağız. Adayımızla birlikte 'Biz hazırız' demek için bekliyoruz. Adayı ben değil hepimiz, tüm CHP'liler belirleyeceğiz. Sizler sonraki Cumhurbaşkanını iktidar yapacak adayı seçmeye var mısınız? Partiye kaydolan herkes adayı belirleyecek." dedi.