TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, "Başta yeni bir anayasa olmak üzere, ilk 4 maddesinde hiçbir tartışmanın yapılmadığı yeni bir anayasa yapım sürecini inşallah demokratik bir süreçle halledeceğiz. Ve herkesin kendisini eşit, adil yurttaşlar olarak bu ülkeye ait hissettiği bir Türkiye'yi, bir birlik ve beraberlik ortamını, kardeşlik ortamını tesis edeceğiz" dedi.

TBMM Başkanı Kurtulmuş, Hacettepe Üniversitesi 2024-2025 Akademik Yılı'nın açılış törenine katıldı. Törende; Kurtulmuş'un yanı sıra Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Cahit Güran, öğretim üyeleri ve çok sayıda öğrenci yer aldı. Burada konuşan Bakan Memişoğlu, Sağlık Bakanlığı olarak hekimleri sadece ameliyat ve tedavi noktasında değil, bilim üretmeleri konusunda da en ciddi şekilde desteklediklerini belirterek, "Özellikle oluşturacağımız ekosistem ile bilhassa çalışmalar yürüten bilim insanlarımızın yanında olacağız ve bilim insanlarımıza destek vereceğiz. Tıp alanında 'Ben yeni bir şey söyleyeceğim, yeni bir şey üreteceğiz' diyen arkadaşlarımızın arkasında güçlü şekilde duracağız. Nihayetinde Türkiye olarak sağlık alanında daha iyi bir iddia ile öne çıkmak durumundayız. Biz artık dünyada sağlık sektöründe ana oyuncu olmalıyız. Bunun için sağlığın bilgisini üreteceğiz. Sağlığın teknolojisini geliştireceğiz. Sağlıkta iyi, yeni bir şeyler söyleyeceğiz. Üreten ve bilgiyi dünyaya ileten bir sağlık sistemi istiyoruz" diye konuştu.

'BÜYÜK MEDENİYETİN NASIL İNŞA EDİLECEĞİNİ DÜNYAYA GÖSTERECEĞİZ'

TBMM Başkanı Kurtulmuş ise Türkiye'nin başından itibaren İsrail'in önce Filistinlilere, ardından Lübnanlılara karşı yaptığı soykırımın durdurulması için her türlü çabayı ortaya koyduğunu belirterek, "Teknolojik gücü elinde bulunduranlar, bunun üzerinden siyaseti yönlendirenler, dünyanın çökmüş olan siyasal sistemine hakim olanlar bu katliamın, bu soykırımın bitmesini istemedikleri için maalesef devam ediyor. Biz burada konuşurken onlarca insan, Gazze'nin ardından artık Lübnan'da da öldürülüyor, şehit ediliyor. Bu insanların hayattan koparılmasına seyirci kalanlar, teşvik edenler de dünyanın en iyi üniversitelerinden mezun olmuş ve bu barbarlığı hayat tarzı haline getirmiş birtakım egemenler ve onların yol arkadaşlarıdır. Bunun kabul edilmesi, bunun insanlık adına benimsenmesi mümkün değildir. Onun için diyoruz ki önce bölgede güven ve istikrar üzerine konuşuyorsak, dünyada yeni bir güven sisteminin kurulmasından bahsediyorsak kendi evimizi düzelteceğiz. Kendi evimizin içerisinde güveni ve istikrarı kalıcı hale getirecek çabaları ortaya koyacağız. Bunun için de iç huzuru, iç barışı, birlik ve beraberliği hep birlikte sağlayacağız. Farklılıklarımız üzerinden ayrışmak değil; etnik, mezhebi, kültürel, siyasi farklılıklarımızı toplumsal zenginliklerimizin farklı renkleri olarak kabul ederek, bundan büyük bir medeniyetin nasıl inşa edileceğini bütün dünyaya göstereceğiz" ifadelerini kullandı.

'EMPERYALİSTLER TÜRK'Ü SEVMEZLER DE KÜRT'Ü SEVER DEĞİLLERDİR'

Cumhuriyetin ikinci asrına girildiğini hatırlatan Kurtulmuş, "Birinci asrın kahramanları, o büyük kurtuluş mücadelesini verirken hangi düşmanla savaştılarsa inanın ki sadece isimleri değişerek aynı düşman bugün yine Türkiye'nin karşısındadır. Dün açıktan ordularıyla geldiler, şehirlerimizi işgal ettiler. Maraş'ı, Antep'i, İzmir'i birçok şehrimizi işgal edenler aslında sadece Misak-ı Milli'yi ortadan kaldırmak için değil, sadece bir cihan devletini yok etmek için değil, Türk milletine Anadolu topraklarını çok görerek buradan kazıyıp atmak için o işleri yaptılar. Dün de karşımıza eli silahlı çeteleri çıkardılar. İnanın ki bir asır sonra aynı senaryo devam ediyor. Bu sefer artık gözünü ölüm bürümüş, kendisini kan tutmuş, akıldan, mantıktan, insaftan, vicdandan, bütün insani değerlerden arınmış, siyonist işgalcilerin de arkasına alan bir güç Orta Doğu'yu yeniden dizayn etmek istiyor. Onlarda akıl varsa biz onlardan daha akıllıyız. Onlarda imkan varsa Allah'ın izniyle bu milletin de çok daha büyük imkanları vardır, çok daha büyük fırsatları vardır. Irak parçalandı. Suriye parçalandı. Lübnan bir devlet olma vasfını yitirdi. Libya parçalandı. Suriye parçalandı. Sudan parçalandı. Somali parçalandı. Bütün coğrafyamız paramparça hale getirildi. İki temel fay hattı üzerinden ilerlediler. Birisi mezhep-meşrep meselesi. Bir diğeri de etnik kökendir. Çok açık söylüyorum; emperyalistler Türk’ü sevmezler de Kürt'ü sever değillerdir. Emperyalistler Arap'ı sevmezler de Acem'i sever değillerdir. Onların, emperyalistlerin derdi; bu coğrafyayı iyice yönetebilecekleri, iyice sömürebilecekleri kadar bölmek ve inisiyatifsiz hale getirmektir. Onun için diyoruz ki bundan daha büyük bir akılla, bundan daha büyük bir birlik ve beraberlik ruhuyla Türkiye; önce iç huzurunu, iç bütünlüğünü sağlayarak ve böylece bu bölgede, bu coğrafyada yapılmak istenen, 'böl-parçala-yönet' siyasetini sonlandırarak, daha fazla entegrasyonu, daha fazla birleşmeyi, daha fazla bütünleşmeyi ve daha fazla ortaklaşmayı ortaya koyacak aklı üretecektir. Bu aklı üretecek merkezlerimizin başında da hiç şüphesiz üniversitelerimiz geliyor" diye konuştu.

Bakan Ersoy: 355 Cemevimizin Bakım-Onarım Talebi Karşılandı Bakan Ersoy: 355 Cemevimizin Bakım-Onarım Talebi Karşılandı

‘KİM MEZHEP, MEŞREP DAVASI GÜDÜYORSA BİLİN Kİ BİZDEN DEĞİLDİR’

Kurtulmuş, konuşmasının devamında şunları kaydetti:

"Kim bu bölgede mezhep, meşrep davası güdüyorsa bilin ki bizden değildir. Her kim bu coğrafyada ırk ve ırkçılık davasına giriyorsa bilin ki bize ait değildir. Bu bölgeye ait değildir. Birliği, beraberliği, bu bölgenin insanları olarak 85 milyon Türkiye'nin yurttaşları olarak, Türk milletinin fertleri olarak beraberlik içerisinde bu süreci inşallah daha ilerilere götüreceğiz. Bunun için Türkiye'de gerekli adımları atacağız. Türkiye'deki siyasi ve ekonomik reformları gerçekleştireceğiz. Başta yeni bir anayasa olmak üzere, ilk 4 maddesinde hiçbir tartışmanın yapılmadığı yeni bir anayasa yapım sürecini inşallah demokratik bir süreçle halledeceğiz. Ve herkesin kendisini eşit, adil yurttaşlar olarak bu ülkeye ait hissettiği bir Türkiye'yi, bir birlik ve beraberlik ortamını, kardeşlik ortamını tesis edeceğiz. Ayrıca sadece anayasa değil bir ülkenin demokratik olarak yönetilmesini sağlayan dört temel hukuk metni olan, anayasa, meclis iç tüzüğü, siyasi partiler yasası ve seçim yasasını da daha demokratik hale getirerek Türkiye'nin bu süreçlerde ayaklarının daha sağlam yere basmasını temin edeceğiz. Güven ve istikrar; bölgemizin en çok ihtiyaç duyduğu iki temel kelimedir. Bu kadar çok türbülansın yaşandığı bu coğrafyada güven ve istikrar içerisinde kalabilen tek ülke Türkiye'dir. Dikkat ederseniz, terör örgütleri marifetiyle ya da birtakım fitne odaklarının marifetiyle yapmak istedikleri şey Türkiye'yi istikrarsızlaştırmak, güvensizlik ortamını artırmaktır. TUSAŞ saldırısı hem zamanlaması itibariyle manidar hem seçildiği mekan itibariyle manidar hem de esas hedefi olarak Türkiye'de yeni bir istikrarsızlık dalgasını oluşturmak için fevkalade manidar bir saldırıdır. Ama bir kere daha gördük. Terör örgütlerinin saldırılarına karşı, terör çetelerinin ve baronlarının niyetlerine karşı, onların arkasındaki karanlık odaklara karşı milletimiz birdir, beraberdir, yek vücut halindedir ve terör baronlarına fırsat vermeden yoluna devam etmektedir."