Bir süredir yapay zeka ve etkileri üzerine çalışmalar yürüten SDÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Okcu, son olarak TBMM Çocuk Hakları Alt Komisyonu tarafından davet edilerek yapay zekanın çocuklar ile ergenlik çağındaki gençlerin üzerindeki zararlarına ilişkin sunum yaptı. Gelişen yapay zeka teknolojisinin faydalarının yanı sıra zararlarının da bulunduğunu söyleyen Okcu, özellikle çocukların büyük tehlike altında olduğunu belirtti. Prof. Dr. Okcu, çocukların fotoğraf veya videolarının izinsiz alınarak, yapay zekayla uygunsuz görüntüler haline dönüştürülebildiğini vurgulayıp, ebeveynlere bu yöntemle şantaj yapılabileceğini söyledi. Yapay zekanın pedofili ve kötü niyetli faillerin de kullanımına açık olduğunu belirten Murat Okcu, bu durumun engellenmesi için ciddi adımlar atılması gerektiğini ifade etti.
'YAPAY ZEKA SAYFALARINA AYDA 4 MİLYAR İNSAN GİRİYOR'
Dünya nüfusunun yüzde 40'ının yapay zekaya ulaşımı olduğunu anlatan Prof. Dr. Okcu, "Genel olarak söylemek gerekirse erişkin olmayan çocuklar, özellikle sınıf arkadaşlarının internetteki veya sosyal medyadaki görüntülerini, onlardan habersiz kullanıyor. Yapay zekada çıplak görüntüler haline getiriyor ve bunları arkadaşlarını taciz ya da tehdit etmek için kullanıyor. Şimdi bu ciddi bir sorun haline gelmiş durumda. Bu teknolojilere ulaşmak kolay ve herhangi bir hukuki düzenlemenin olmadığı bir alan. Bu ne demek? Siz üretken yapay zeka için para ödemiyorsunuz. Bu alana girdiğinizde kimliğinizi göstermek veya yetişkin bir insan olduğunuzu ispat etmek zorunda değilsiniz. Bu 18 yaş altındakilerin de bu alana ulaşabiliyor olması demek. Üretken yapay zeka sayfalarına ayda yaklaşık 4 milyar insan giriyor. Dünya nüfusunun yaklaşık 8 milyar olduğunu düşünürsek, nüfusun yaklaşık yüzde 40'ı üretken yapay zeka sayfasını ziyaret ediyor. Bu sayfaları ziyaret edenlerin hepsinin niyeti iyi değil ve hepsi yetişkin değil" dedi.
ÇOCUKLAR TEHLİKEDE
Çocukların ve gençlerin yapay zekayı ziyaret ederek, oradaki araçları kullanabildiğine işaret eden Prof. Dr. Murat Okcu, "Bu da beraberinde ne getiriyor? Çocuklar yeni bir akran zorbalığının içerisine girebiliyor. Örneğin, çocuklar kendi arkadaşlarının sosyal medyada ya da internetteki fotoğraflarını, görüntülerini, videolarını alıyor. Üretken yapay zekayı kullanarak arkadaşlarının görselleri üzerinde değişikliğe gidiyorlar. Bunlara 'deepfake' teknolojisi adı veriyoruz. Çocuklar, gençler bu teknolojiyle sahte görüntüler elde ediyor. Özellikle bu kız çocukları için yapılıyor. Bu görüntüler, bir cinsel eylem içerisindeymiş gibi göstermek üzere kullanılabiliyor. Tabii ki sadece çocuklar değil, özellikle pedofili veya kötü niyetli faillerin de kullanımına açık olduğu için onlara da çok büyük imkan sağlıyor. Onlar bu görüntüleri alıyor ve çocukların, gençlerin haberi olmadan birer cinsel istismar malzemesi haline getiriyor. Pornografik görüntü haline getirip, buradan para kazanıyorlar. Çok daha önemlisi; bu görüntüler, çocukları ya da ebeveynlerini şantaj ve tehditte bulunmak için de kullanılabiliyor. Kişinin akrabalarını, tanıdıklarını taklit eden, onların seslerini taklit eden yapay zeka modelleri kullanılarak çocuklar kandırılıyor. Bunun engellenmesi, karşı konulması şu aşamada çok zor. Bu yüzden ciddi adımlar atılması gerekiyor" diye konuştu.
ENGELLENMESİ KONUSUNDA KİLİT NOKTA EBEVEYNLER
Yapay zekanın, cinsel istismar için kullanılmasının engellemesinde ebeveynlerin büyük rolü olduğunu söyleyen Prof. Dr. Okcu, burada öncelikli görevin anne ve babalara düştüğünü vurguladı. Prof. Dr. Okcu, şunları söyledi:
"Alınabilecek önlemleri ikiye ayırmak mümkün. Biri hukuk içerisinde atılması gereken adımları kapsıyor. İkincisi, daha önemlisi hukuk dışında da adımlar atılması. Hukuk içerisinde kastettiğimiz, yasama organı, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin (TBMM) konuya el atmasıdır. Bu konuda TBMM'nin Çocuk Hakları Komisyonu ciddi faaliyet içerisinde, orada da iktidar ya da muhalefet parti olmaksızın çok ciddi bir hassasiyet gelişmiş durumdadır. Mevcut durumda yasamanın eksikliğinin farkındalar. Çeşitli politika düzenlemelerine ihtiyaç var. Ebeveynler çocuklarını ellerinden geldiğince diyalog içerisinde, karşılıklı anlayış içerisinde 'Yasaklıyorum, engelliyorum' mantığına girmeksizin takip etmek zorunda. Hepimiz görüyoruz; çocuklar evden çıkarken anneleri 'Çocuğum üşümesin diye' paltolarının önlerini ilikliyor. Evlatlarımızı servise bindirdiğimizde 'Aman dikkat et, kemerini tak, kendini koru' diyoruz. Fiziki dünyada nasıl ki çocukları korumak anne-babaların temel önceliği, görevi ve kaygısıysa bunu siber dünyada da internet ortamında ve yapay zeka kullanımında da çok daha dikkatle sürdürmeleri gerekiyor."