Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Türkiye’nin ilk nükleer güç reaktörü Akkuyu NGS’de, 2024 Yılı ve 1255 MW’lık Türbin Ünitesinin Kurulum Sertifikasının Takdim Törenine katıldı. Törende Bakan Bayraktar'ın yanı sıra Rosatom Genel Müdürü Aleksei Likhachev, Akkuyu Nükleer A.Ş. Genel Müdürü Sergei Butckikh de yer aldı. Törende Bakan Bayraktar'a Vali Ali Hamza Pehlivan, AK Parti Mersin Milletvekili Ali Kıratlı ve yöneticiler eşlik etti. Törende konuşan Bakan Alparslan Bayraktar, Akkuyu'da tarihi bir gün olduğunu söyleyerek, "Zira bugün ilk ünitenin türbin şaftını döndürüyoruz. Bu, Türkiye nükleer tarihinin önemli adımlarından, önemli kilometre taşlarından bir tanesi. Türkiye olarak biz aslında 1951 yılından beri uluslararası nükleer camianın içerisinde yer aldık ve birçok uluslararası anlaşmaya Türkiye taraf oldu. Nükleerin barışçıl kullanımıyla alakalı çok önemli anlaşmaların tarafı ülkedir. Biz nükleer enerjiden elektrik üretmeyle alakalı birçok çalışma içerisinde olduk. Ancak bütün bu çalışmaların sonunda gerçek ilerlemeyi 2010 yılında Rusya Federasyonu'yla imzalamış olduğumuz Sayın Cumhurbaşkanımızın o dönem başbakanlığı döneminde Sayın Putin'le birlikte iki ülke olarak ortaya koyduğu yüksek iradenin yansıması olarak bir hükümetler arası anlaşmayla bugün içinde bulunduğumuz bu santral ile ilk adımı atıldı. Elbette ki çok zorluklarla karşılaştık. 2016 yılında bu bölgeye ilk kez geldiğimde sahada hiçbir şey yoktu. Bugün bu sahayı gezerken çok büyük bir heyecanla geziyorum. Her geldiğimde ilerlemeleri gördükçe büyük bir iftiharla buraları görüyorum. Ama o gün burada henüz hiçbir çalışma başlamamıştı. 2018 yılının Mart ayıydı. Burada ilk lisans, inşaat lisansını, nükleer düzenleme kurulumuz o dönem TAEK, Akkuyu Nükleer A.Ş.'ye devretti ve burada ilk betonu o gün döktük” dedi.
‘DÜNYA KÜRESEL ISINMAYLA MÜCADELE EDECEKSE, NÜKLEERSİZ BAŞARMAK MÜMKÜN DEĞİL’
İlk betonun üzerinden yaklaşık 6,5 yıl geçtiğini kaydeden Bakan Bayraktar, “30 bin insanın çalıştığı çok büyük bir emekle, 7-24, gece gündüz, pandemiye rağmen, yaşanan bütün krizlere rağmen büyük bir emeğin koyulduğu ve neticesini bugün işte görmeye başladığımız süreçlere geldi. Şimdi biz Türkiye olarak enerji talebi artan, nüfusu ve ekonomisi büyüyen, ihracatı, sanayisi büyüyen bir ülkeyiz. Dolayısıyla bizim geçmiş 20 yılda olduğu gibi bundan sonraki süreçte de elektrik talebimiz artmaya devam edecek. Biz Türkiye olarak hem bu artan talebimizi karşılamak hem de kesintisiz şekilde, çevreyle uyumlu, emisyonu düşük olarak temiz şekilde karşılamak için nükleer enerjiyi, enerji politikamızın en temel unsurlarından biri haline getirdik. Evet yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının, güneşini, rüzgarını, jeotermalin en üst seviyede kullanması lazım. Türkiye olarak mutlaka enerjimizi verimli kullanmamız lazım. Ama bir taraftan da hem artan talebi karşılamak hem de 2053’te net sıfır emisyon hedefine ulaşmak, Türkiye ekonomisinin net sıfır bir, karbonsuz bir ekonomiye dönmesi için mutlaka nükleerimizin olması lazım. Bu konuda aslında çok uzun zamandır ortaya koyduğumuz hedefimiz var. 2050 yılında Türkiye, Akkuyu'nun yanına Sinop'u, Sinop'un yanına mutlaka Trakya'yı bütün bunların yanına da yaklaşık 45 bin küçük modüler reaktörleri koymak zorunda. 20 megavata ulaştığımızda Türkiye aynı zamanda o gün ihtiyaç duyacağı enerjisinin yüzde 10’unu nükleerden sağlamış olacak. Geçtiğimiz yıl dünya 28’inci Birleşmiş Milletler Taraflar Konferansı'nda gelişmiş 25 ülkenin yer aldığı Dünya İklim Konferansı'nda denildi ki; 'dünyanın küresel ısınmayla mücadele edebilmesi için 2050’ye kadar mevcut kurulu gücün nükleerde üç katına çıkarılması lazım.' Biz Türkiye olarak bu deklarasyona imza koyan ülkeler arasındayız. Birçok gelişmiş, Batı ülkesinin de içerisinde olduğu bu grup aslında bütün dünyaya şu mesajı veriyor; dünya, küresel ısınmayla mücadele edecekse, nükleersiz bunu başarmak mümkün değil. Dolayısıyla biz bu yola zaten bu anlayışla çıktık ve inşallah burada gördüğünüz ilk reaktörü, ilk üniteyi 2025 yılında deneme üretimine alacağız. İlk elektriği buradan üretmeyi hedefliyoruz” diye konuştu.
‘ÜLKEMİZİN ELEKTRİK İHTİYACININ YÜZDE 10’UNU KARŞILAYACAĞIZ’
Bakan Bayraktar, 2028 yılına kadar 4 reaktörün tamamını da devreye almayı hedeflediklerini vurgulayarak, “Buradan üretilen elektrikle ülkemizin elektrik ihtiyacının yüzde 10’unu karşılayacağız. Temiz bir şekilde, karbonsuz bir şekilde karşılayacağız. Yaklaşık 35 milyon ton karbon emisyonunu azaltacağız. Onun için ben bu projenin, Türkiye'nin çok önemli mega projelerinden biri olduğunu bir kez daha söylemek istiyorum. Nükleerin Türkiye için bir zaruret olduğunu tekrar buradan vurgulamak istiyorum. Bu projede elbette ki en başta çok güçlü bir siyasi irade var. Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu siyasi irade, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in ortaya koyduğu çok güçlü irade ve iki liderin arasındaki o uyum, bizlerin uyumuna da yansıdı. Biz burada Türkiye ve Rusya, bu projedeki bütün paydaşlarımızla çok yoğun bir şekilde, tek bir takım olarak, tek bir ekip olarak güçlü bir çalışmayı ortaya koyduk. Bu çalışmaların neticesinde de inanıyorum ki biz inşallah buradan bugün bir kilometre taşı, bugün özel bir gün bizim için. Ama inşallah ilk elektriği de tüm Türkiye'ye, Türkiye'nin şebekesine vereceğiz. Bununla alakalı birçok zorlukla karşılaşıyoruz, karşılaştık. Karşılaşmaya devam edeceğiz. Üstü açık, örtülü birçok farklı yaptırımla, farklı konuyla karşılaşıyoruz. Ama büyük bir inançla, büyük bir kararlılıkla bu iş mutlaka en kısa sürede tamamlanacak. Türkiye artık nükleer enerjiden elektrik üreten ülkeler ligi arasına katılacak. Bundan sonraki hedefimiz 2025 yılında mutlaka Sinop ve Trakya projeleriyle alakalı da nihai kararımızı oluşturmak ve orada da doğru bir şekilde o projeleri hayata geçirmek. Ben bugüne kadar bu projede emeği geçen bütün arkadaşlara, bütün mesai arkadaşlarıma, nükleer düzenleme kurumundan, diğer kurumlara, Rosatom çalışanlarından, sahada çalışan bütün işçi kardeşlerime şükranlarımı sunuyorum” ifadelerini kullandı.
Konuşmaların ardından heyet, tribün tesisinde incelemelerde bulundu.