Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, 'cunta' tartışmalarıyla ilgili, "Diploma gündemiyle başlayan, tutuklamalarla devam eden, 'Turpun büyüğü' mesajlarıyla yükseltilen ve nihayetinde 'cunta' polemiğiyle zirve yapan politik gerginlik, büyüyerek devam ediyor. Maalesef tarihimiz darbeler, cuntalar ve muhtıralar tarihidir. 60 ihtilali, 71 muhtırası, 80 darbesi, 28 Şubat süreci, en son 15 Temmuz darbe girişimi. Bütün bunlar, milletimizde acı tecrübelere ve travmatik sonuçlara neden oldu. Bu kadar kritik bir süreçte, Türkiye’de travmaları tetikleyecek, karşılıklı olarak kullanılmasını doğru bulmuyoruz. Ülkeyi; umut dili yerine, korku diline mahkum etmek, kucaklaşma yerine kutuplaşmaya itmek, iktidara da muhalefete de bir fayda getirmez. Herkesi aklıselime davet ediyoruz. Maalesef ülkemizde insanımızı sükunete çağıracak bir makamın eksikliğini bu süreçte daha çok hissediyoruz. Siyaset üstü bir anlayış yok. İtibar edilecek bir mercii de yok. Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin toplumda nasıl bir deprem etkisi oluşturduğunu gün geçtikçe daha fazla görüyoruz" ifadelerini kullandı.
'BU İKTİDARI GENÇLER GÖNDERECEK'
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, iktidarın 18 Mart sürecinden itibaren hayata geçirdiği uygulamaların 28 Şubat ve 27 Nisan e-muhtıra süreçleri ile aynı olduğunu belirtti ve sokak olaylarında tutuklanan gençlerin gösteri, yürüyüş ve protesto haklarının ellerinden alındığını söyledi. Babacan, "Türkiye'de yaşananlar için teşhisi iyi koyacağız ki tedaviyi iyi yapalım. Teşhisi madde madde sayalım; karşımızda artık kendi vesayetini ilan etmiş, millet ile bağını koparmış bir iktidar bulunmaktadır. Bu iktidarın talimatı ile hareket eden savcılar, 28 Şubatçıların talimatı ile hareket eden savcılardan farklı değildir. İktidardakiler size sesleniyorum, not alın bunları. İktidar meşruiyetinin yegane kaynağı olan sandığı ortadan kaldırarak aslında kendi ipini çekmiş, kendini savunmasız ve güçsüz bırakmıştır. Sırtını dayadığı sandığı, demokrasiyi anlamsızlaştırmış. Milletimiz önüne ilk sandık koyulduğunda bu iktidara gereken cevabı verecektir. Söylemekte hiç beis yok, iktidarın sandıktan ne anladığını sizlere göstermek istiyorum. Sandık günü geldiğinde nasıl bir oy pusulası görmek istediklerini sizinle paylaşmak istiyorum. Buyurun iktidarın demokrasi anlayışını en iyi anlatan oy pusulası burada, DEVA Parti’li gençlerin grup toplantısına hediyesidir. Hayallerindeki, rüyalarındaki oy pusulası bu, Türkiye'yi getirmek istedikleri nokta bu. Arkasına da şöyle bir not yazmışlar, 'Milletin karşısında olanlar, 28 Şubatçılar nasıl yenildiyse, siz de öyle yenileceksiniz. Haksız yere hapishanelerde tutulan gençleri oradan alacağız. Bu iktidar gençler tarafından gönderilecek. Bu iktidara son verecek olan sesi gür çıkan yeni nesildir.' Milletimiz yeri, zamanı geldiğinde bu iktidara gereken cevabı verecektir" diye konuştu.
'MEKTUBU DUVARDAN İNDİR'
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, ABD Başkanı Donald Trump'ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik sözleri ile ilgili, "Bu övgüler sonrasında Trump'a dönük olarak ne yapmalıyız. Trump'tan ne talep etmeliyiz. Sayın Trump, Trumps Tower'da hala asılı duran meşhur, 'Aptal olma' mektubunu o duvardan indir. Ey gafil Trump, Allah ve millet şahit olsun ki, eğer biz iktidara gelirsek ki geleceğiz, belki sen de Amerikan Başkanı olursun; bu mektup o duvardan inmeden, Cumhurbaşkanlığı makamını almamız halinde hiçbir şekilde seninle görüşmeyeceğiz. Kanuni Sultan Süleyman'ın Fransa kralına yazdığı gibi aynı mektubu sana iade edeceğiz. Bu mektup duvarda asılıyken hiçbir Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Trump ile görüşmemeli, övgülerine kanmamalı. İkinci yapacağın iş Gazze'deki sürgünü durduracaksın, buna dönük herhangi bir uygulamanın içinde olmayacaksın. Üçüncü yapacağın iş Rümeysa Öztürk'ü derhal serbest bırakacaksın. Öztürk, Filistin'i desteklediği için sokak ortasında tutuklandı ve halen serbest bırakılmadı. Öztürk, İsrail hapishanelerinde bir rehinedir. Öztürk çıkmadan Cumhurbaşkanı asla Trump ile görüşmemeli. İsrailli rehinelerin önemi varsa Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının da önemi var. İsrail'den Ayşe Nur Ezgi'nin hesabını soracaksın, Trump. Türkiye'yi veya Cumhurbaşkanını bağımlı olarak görmeyeceksin, Trump" dedi.
sonbirsoz.com